HAFİF YAĞMUR
İMSAK'A KALAN SÜRE
Son zamanlarda futbol dünyasında büyük bir para akışı yaşanıyor ve bu durum, özellikle Avrupa’nın bazı büyük liglerindeki kulüplerin, yüksek maaşlı oyuncularını, paralarının tükenmesi konusunda endişe duymayan devlet destekli kulüplere satmalarına imkan tanıdı.
Bu durum, birkaç yıl önce böyle harcamaların hiçbir işareti olmamasına rağmen gerçekleşiyor. Örneğin, Suudi Arabistan büyük harcamalar yaparken, Türkiye de benzer şekilde hareket ediyor.
Suudi Pro Ligi’nde harcanan paralar kadar dramatik olmasa da, Galatasaray, Fenerbahçe ve bir dereceye kadar Beşiktaş, “Bunu nasıl yapıyorlar?” sorusunu akıllara getiren transferler gerçekleştiriyor. Üstelik transfer penceresi yarına kadar açık olduğundan, transfer edilen oyuncu listesi daha da uzayabilir.
Galatasaray, kadrosuna Wilfried Zaha, Hakim Ziyech (Suudi Arabistan’a transfer olması gündemdeydi), Tanguy Ndombele ve Davinson Sanchez’i dahil etti. Ayrıca, geçen sezon kiralık olarak oynayan Mauro Icardi’nin bonservisini satın aldı.
Fenerbahçe ise Fred, Livakovic, Edin Dzeko, Dusan Tadic ve Cengiz Ünder gibi yıldız oyuncuları transfer etti. Beşiktaş, kadrosuna Alex Oxlade-Chamberlain, Ante Rebic ve Milot Rashica’yı dahil etti.
The Athletic editörü Nick Miller, Türkiye’de yaşanan transfer çılgınglığına dair, uzman görüşlere de yer verdiği bir haber yazdı. Bu haberi, sizler için derledik…
“MAAŞLAR DAHA ÖNEMLİ SORUN”
Transfermarkt web sitesinin verilerine göre, son iki yılda Premier Lig 4,2 milyar Euro ile en yüksek net harcamayı yaparken, Türkiye’nin Süper Lig’i 101,9 milyon Euro ile listenin oldukça gerisinde yer alıyor. Ancak futbolseverler, bu rakamlara karşı biraz şüpheci yaklaşmaya meyillidir.
Thank you for the warm welcome @Besiktas 🦅🇹🇷 Excited for this new challenge and can’t wait to get started! ⚫️⚪️ pic.twitter.com/zqJ3YGGMVX
— Alex Ox-Chamberlain (@Alex_OxChambo) August 15, 2023
Bu rakamlar sadece transfer ücretlerini kapsıyor. The Athletic’e konuşan, futbol yazarı ve Türk futbolunun finansmanı konusunda uzman İsmail Sayan, “Bu rakamlar sorunun sadece bir parçası, asıl önemli sorun muhtemelen maaşlar” diye belirtiyor. Galatasaray’ın transfer ettiği beş önemli oyuncunun tahmini maaşlarının toplamı 28 milyon Euro civarında.
FİNANSAL KIYAMET BEKLENİYORDU
Türk futbolunun finansal olarak zor durumda olduğu düşünülürse, bu gelişmeler oldukça şaşırtıcı. Kısa bir süre önce, en iyi kulüpler için finansal kıyamet senaryoları dillendiriliyordu.
2021 yılında ‘Dört Büyükler’ toplamda 17 milyar Türk lirası, yani yaklaşık 1,7 milyar Euro borçlu durumdaydı.
Kulüpleri kurtarmakta zorlanan hükümet, bir ebeveynin çocuğuna kırık bir camın parasını taksitlerle ödemesini istemesi gibi, kulüpleri bir geri ödeme planına dahil etti. 2019 yılında dönemin Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, “Türk kulüpleri artık mali açıdan sürdürülebilir değil” demişti.
Bu bağlamda, Türk futbolunun geleceği hakkında ciddi endişeler bulunuyor ve yakın zamanda yapılan bu büyük harcamalar, bu endişeleri artırmaktan başka bir işe yaramıyor gibi görünüyor.
DÖVİZ KURU CİDDİ SIKINTILAR OLUŞTURDU
Türkiye’deki ekonomik kriz sadece futbol sektörünü değil, genel olarak ülkeyi olumsuz etkiliyor. Şubat ayında Türkiye-Suriye sınırında gerçekleşen ve yaklaşık 60.000 kişinin yaşamını yitirdiği depremden önce bile durum oldukça kötüydü, ancak bu felaket, mali sorunları daha da artırdı.
Birkaç yıl önce yaklaşık 8 Euro olan Türk Lirası, yazın başındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından 30’un üzerine çıktı ve o zamandan beri 29 Türk Lirası civarında dengelendi.
Birkaç yıl öncesine kadar, kulüpler finansal durumu daha ciddiye alıyor gibi görünüyordu. Galatasaray, en yüksek maaş alan oyuncularından bazılarını satarak yıllık maaş bütçesini 54 milyon Euro’dan 27 milyon Euro’ya düşürmüş ve daha sonra satışından kâr elde edilebilecek genç oyuncuları belirlemek için deneyimli yönetici Luis Campos ile çalışıyordu.
Fenerbahçe, Mesut Özil’i transfer etmişti, ancak bu bir istisna olarak görülüyordu ve kulüp, genel olarak daha mütevazı ve kâr getirecek transferlere odaklanıyordu. Beşiktaş’ın transfer politikası ise nispeten uygun fiyatlı yerli yeteneklere odaklanmıştı.
PARTİ BİTMİŞTİ
Finansal Fair Play (FFP) kısıtlamaları kulüpleri daha dikkatli hareket etmeye zorluyordu. Büyük partinin sona erdiği anlaşılmıştı. İngiltere, İtalya ve İspanya’daki takımlarla büyük ve uzun vadeli sözleşmeler imzalama dönemi artık geçmişteydi. Türk futbolunun daha dikkatli ve ihtiyatlı olması gerektiği anlaşılmış gibi görünüyordu.
Peki ya şimdi? Durum pek de öyle değil.
The Athletic’e konuşan İstanbul’un üç büyüklerinden birinin eski yönetim kurulu üyesi, “Temelde başa döndük.” şeklinde konuştu.
Ve böylece harcamalar sürüyor.
Avrupa’nın önde gelen oyuncu ajanslarından bir menajer The Athletic’e yaptığı açıklamada, “Tren şu anda raydan çıkmış durumda, çünkü her şey kontrolden çıkmış durumda.” dedi ve ekledi: “Parayı nereden bulduklarından emin değilim.”
Bu durum, Türk futbolunun geleceği hakkında ciddi endişeler oluşturuyor ve yakın zamanda yapılan bu yüksek harcamalar, bu endişeleri daha da artırıyor.
TARAFTARLAR BÜYÜK İSİMLERİ SEVİYOR
Temel sorun aslında oldukça basit ve yeni sayılmaz: yıldız oyuncular. Türk futbolseverler büyük isimleri seviyor, ya da en azından kulüp yöneticileri taraftarların büyük isimleri sevdiklerini düşünüyor.
Bu durum birçok ülke için geçerli olsa da, belki de Süper Lig, geleneksel olarak Avrupa’nın büyük liglerinin dışında kaldığı için, İngiltere, Almanya, İtalya gibi ülkelerde tanınmış oyuncuları transfer etmek Türkiye için daha cazip hale geliyor.
Türkiye’nin yıldız oyuncu etkisinden ne kadar etkilendiği konusunda 2015 yılında yaşanan bir olay fikir verici.
Galatasaray o sezon şampiyon olmuştu. Teknik direktör Cesare Prandelli sezon ortasında görevden alınmasına rağmen, ligi kazanmışlardı ve bunu büyük ölçüde Wesley Sneijder’ın hala takımda olmasına rağmen, Türk oyunculara dayalı bir kadroyla gerçekleştirmişlerdi. Şampiyonlar Ligi’ne katılım bekleniyordu.
FENERBAHÇE’NİN VAN PERSIE VE NANI TRANSFERLERİ
Ancak yaz geldiğinde ve 2015-16 sezonu biletleri satışa sunulduğunda, Galatasaray bilet bulmakta zorlanıyordu. Öte yandan, Fenerbahçe’nin kombine biletleri, ligi ezeli rakiplerinin gerisinde tamamlamasına rağmen, şehirdeki satış noktalarından hızla tükeniyordu.
Peki nedeni neydi? Fenerbahçe, Manchester United’dan Robin van Persie ve Nani’yi transfer etmişti.
“Çoğu taraftar şampiyonluğun kazanıldığı yerin havaalanı olduğuna inanıyor.” diyor İsmail Sayan, Türk taraftarlarının yeni transferleri havaalanında coşkuyla karşılamasına atıfta bulunarak ve ekliyor:
“Bu bir kısır döngü. Çünkü başkanlar taraftarlara şunu söyledi: ‘Size yıldızlar getireceğiz ve şampiyon olacağız’. Bu yüzden taraftarlar takımları için en iyi oyuncuları talep ediyor.”
YÜKSEK MAAŞLAR KULÜPLERİ ZORLUYOR
Türk kulüplerinin büyük isimleri transfer etmek için oldukça yüksek ücretler ödemeleri gerekiyor. Türk kulüplerinin açıkladığı maaşlara göre Galatasaray’ın toplam maaş gideri 50 milyon Euro’nun biraz üzerinde, Fenerbahçe’nin 42 milyon Euro ve Beşiktaş’ın ise 31 milyon Euro civarında.
Bu rakamlar, Premier Lig’in önde gelen kulüplerine (örneğin Manchester United’ın 230 milyon Euro olduğu belirtiliyor) göre çok daha düşük. Ancak, bu kulüpler tamamen farklı bir gerçeklikte var oluyorlar.
UEFA katsayılarında yedinci sırada yer alan Portekiz ve dokuzuncu sırada yer alan Türkiye’nin üst düzey kulüpleri ile karşılaştırma yapmak daha uygun olabilir. Porto’nun yıllık maaş yükümlülükleri 27 milyon Euro, Benfica’nın 37 milyon Euro ve Sporting Lizbon’un ise 24 milyon Euro civarında.
TÜRKİYE’DEKİ FARK, NET MAAŞ!
Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta, Türkiye’de futbolcuların ücretlerinin birçok ülkede olduğu gibi brüt değil, net rakamlar olarak müzakere edildiği ve açıklandığı.
Yani, Fenerbahçe’nin Dzeko’ya 4,2 milyon Euro ödendiğini söylediğinde, bu rakama vergi, bonuslar veya imza ücretleri dahil değil. Dolayısıyla, kulüplerin ödediği gerçek tutarlar çok daha yüksek olabilir, ancak tam olarak ne kadar olduğunu belirlemek zor.
Edin Dzeko ve Dusan Tadic.
“SİDİK YARIŞI”
Athletic’e konuşan akademisyen, yazar ve editör Bora İşyar, Türk futbolundaki rekabetin bir “sidik yarışı”na dönüştüğünü belirtiyor: “Bu bir sidik yarışı, özellikle de Galatasaray ve Fenerbahçe arasında.”
Bu yaz, ‘Üç Büyükler’in oyuncular için kıyasıya rekabet ettiği bir dönemdi. Beşiktaş, Tadic’i istemiş, ancak o Fenerbahçe’ye transfer olmuş; Fenerbahçe, haftalarca Zaha ile ilgilenmiş ancak o Galatasaray’a transfer olmuş; Galatasaray ise Fred’in peşindeyken o Fenerbahçe’ye gitmişti.
Zaha’nın transferi, kamusal alanda eğlenceli bir tartışmayı alevlendirdi. Galatasaray, Crystal Palace’ın eski kanat oyuncusu Zaha’ya yıllık yaklaşık 4,5 milyon Euro ödeyeceğini açıkladı. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ise, Zaha’ya iki katını teklif ettiklerini ve oyuncunun bu teklifi reddettiğini belirtti. Koç, “Açıkladıkları rakamlar yüzde 100 yanlış” dedi.
EN ÇOK HARCAMA YAPAN SADECE 2 KEZ ŞAMPİYON!
Türk futbolunda, diğer futbol liglerinde olduğu gibi, en fazla parayı harcamanın şampiyonluk garantisi olmadığı görülüyor. Son on yılda, transfer piyasasında en fazla para harcayan kulüp, sadece iki kez şampiyon oldu. Sorun, bu durumun insanları bu yöntemin doğru olduğuna inandırmaya yetecek kadar sık işe yaraması.
Burak Elmas ve Dursun Özbek.
2022 yılında Galatasaray başkanı olan Dursun Özbek, Burak Elmas liderliğindeki önceki yönetimin politikalarının popüler olmadığını kanıtladıktan sonra, göreve ikinci kez seçildi.
Elmas’ın kulübü küçültme ve kendi ayakları üzerinde durabilir hale getirme çabaları, ligi 13. sırada bitirmekle sonuçlandı ve taraftarlar, uzun vadeli istikrar anlamına gelse bile, kısa vadeli acılara göğüs germekten memnun görünmüyordu.
ÖZBEK GELDİ, YILDIZ YAĞDI
Elmas’ın görevden alınmasının ardından, Özbek’in geri dönüşü ve Icardi, Lucas Torreira, Dries Mertens, Juan Mata ve ocak ayında Nicolo Zaniolo gibi oyuncular için milyonlarca Euro harcanarak, Galatasaray, Fenerbahçe’nin sekiz puan önünde 2019’dan bu yana ilk şampiyonluğunu elde etti.
Galatasaray’ın son iki sezonu, finansal sağduyu savunanlar için kabus gibi görünüyor. Yöneticiler, kendi imkânları içinde yaşama düşüncesi olmadan hareket ediyor gibi gözüküyor.
Bir Süper Lig kulübünün eski sportif direktörü The Athletic’e verdiği demeçte şunları belirtti:
“Geçen sezon Galatasaray atağa geçti, şampiyon oldu ve imzaladıkları oyuncularla daha da ileriye gidiyorlar. Bu, Fenerbahçe gibi diğerlerini de aynı şeyi yapmaya itti. Onlar sadece yarını düşünüyorlar, bir, üç ya da beş yılı değil.”
Ve böylece harcamalar artmaya devam ediyor.
BU PARALAR NEREDEN GELİYOR?
Kesin olan bir şey var ki, bu paralar TV şirketlerinden gelmiyor.
Yayın gelirleri giderek azalıyor. Lig, geçen yaz BeIN Sports ve Digiturk ile iki sezon için yıllık yaklaşık 370 milyon dolar değerinde yeni bir küresel yayın anlaşması imzaladı. Başlangıçta tekliflerin bu rakamın çok altında olması ve beş sezon boyunca yılda 500 milyon dolar ödeyen bir önceki anlaşmanın çok altında olması nedeniyle yeni bir anlaşmaya varılamayacağı korkuları vardı.
Şampiyonlar Ligi, bir diğer gelir kaynağıdır ve UEFA’nın bu büyük organizasyonundan elde edilen gelir -yaklaşık 30 milyon Euro- Türk kulüplerinin genel bütçeleri için, İngiltere gibi ülkelerle kıyaslandığında, çok daha büyük bir öneme sahip.
Şampiyonlar Ligi’nde yer almak sadece sizin için iyi bir haber değil, aynı zamanda diğer herkes için de kötü bir haber: sadece tek bir kontenjan olduğu için, rakiplerinizin bu ligde yer almaması, sizin yer almanızdan neredeyse daha önemlidir.
Sayan, “Şampiyonlar Ligi burada büyük bir oyun değiştirici” diyor ve şöyle devam ediyor: “Büyük kulüpler ne pahasına olursa olsun şampiyon olmak istiyor. Türkiye’de diğer ülkelerden çok daha önemli. Para size ciddi bir güç veriyor.”
GALATASARAY’IN GELİR KAYNAKLARI
Galatasaray, finansal gelirini artırmak adına birçok farklı kaynaktan yararlanıyor. Bu yaz, Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR ile Avrupa kupalarında forma sponsorluğu için üç yıllık, 15 milyon Euro’luk bir anlaşma imzaladı. Bunun yanı sıra, araç kiralama şirketi Sixt ile ana forma sponsorluğu için beş yıl boyunca 100 milyon Euro değerindeki anlaşmayı yeniledi.
Belki de en kritik anlaşma, inşaat şirketi Rams Global ile stadyumları için yeni bir isim hakkı anlaşmasıydı. Anlaşmanın şartları resmi olarak açıklanmadı ve çeşitli değerler bildirildi, fakat bu, firmadan aldıkları ek yardım kadar kritikti.
Mauro Icardi
Icardi, özel hayatıyla ilgili haberlerin gölgesinde kalmış olsa da, 30 yaşındaki oyuncu, geçen sezon Paris Saint-Germain’den kiralandığı İstanbul’da 26 maçta 23 gol atarak başarılı oldu. Ancak, kiralamanın kalıcı bir anlaşmaya dönüşmesi ve Icardi’nin yıllık 6 milyon Euro’luk net maaşının ödenmesi ihtimali, kulübün finansman konusundaki serbest yaklaşımına rağmen olası görünmüyordu.
Rams, Arjantinli oyuncu için belirli bir miktar parayı gururla katkıda bulunduklarını belirtti. “Mauro Icardi’nin Galatasaray’a transferine katkıda bulunduğumuz için çok mutluyuz.” açıklamasında bulundular.
GALATASARAY’IN OYUNCU SATIŞLARI
Mısırlı forvet Mostafa Mohamed, Fransa Ligue 1 ekiplerinden Nantes’a yaklaşık 5,75 milyon Euro karşılığında transfer oldu. Alpaslan Öztürk ve Fredrik Midtsjo’nun, Süper Lig’in yeni ekiplerinden Pendikspor’a satılması da ekstra gelir sağladı. Ayrıca, Zaniolo’nun Aston Villa’ya kiralanması kalıcı hale gelirse, yedi ay önce 15 milyon Euro karşılığında takıma katılan İtalyan orta saha oyuncusu için ödedikleri parayı ikiye katlayabilirler.
Bir diğer büyük gelir kaynağı ise emlak anlaşması olarak öngörülüyor.
Kulüp, ocak ayında antrenman sahasını İstanbul’un kuzeyindeki Kemerburgaz’a taşıyacak. Mevcut üslerinin bulunduğu Florya’da, lüks konutlar inşa edilecek. Ayrıca, kulübün devletten oldukça makul bir fiyata satın aldığı 40 dönümlük komşu arazi de bu projeye dahil edilecek.
Galatasaray, yaklaşık 13 milyar Türk Lirası veya 455 milyon Euro gelir elde etmeyi hedefliyor ve bu geliri büyük borçlarının bir kısmını ödemek için kullanmayı planlıyor. Ancak, The Athletic’e konuşan birçok kişi, “Gördüğümüzde inanacağız” yaklaşımını benimsiyor.
FENERBAHÇE’DE ALİ KOÇ ETKİSİ
Fenerbahçe’nin harcamaları ise iki ana nedenle açıklanabilir. Birincisi, ailesi Türkiye’nin en zenginlerinden olan ve kulübe milyonlarca lira akıtan, başkanları Ali Koç.
Koç, zeki bir iş insanı olmasına rağmen, beş yıl önce göreve geldiği günden bu yana Süper Lig şampiyonluğu yaşayamadı. İşyar, “Bu oyun onu canlı canlı yiyor” diye belirtiyor.
Koç, başkanlık görevinde ikinci dönemini sürdürüyor ve gelecek yıl tekrar aday olmayı planlıyor; ancak, arada geçecek başka bir başarısız sezonun onu görevden alabileceğinin farkında.
Fenerbahçe’nin diğer bir gelir kaynağı ise oyuncu satışları. Geçen yıl, akademi ürünü Arda Güler’i 20 milyon Euro karşılığında Real Madrid’e sattılar. Ayrıca, Alman Hoffenheim, Macar savunma oyuncusu Attila Szalai için 2021’de 4 milyon Euro’nun biraz altında ödemişken, yaklaşık 12 milyon Euro ödeyerek onu transfer etti.
Fenerbahçe, ayrıca Kim Min-jae’yi Napoli’ye 18 milyon Euro karşılığında sattı ve böylece Güney Koreli stoper için bir yıl önce Beijing Guoan’a ödedikleri yaklaşık 15 milyon Euro’nun üzerine çıktılar. Küçük çaplı diğer transferlerle birlikte, oyuncu satışlarından elde edilen kâr 50 milyon Euro’nu üzerine ulaştı.
Sonuç olarak, harcamalar hala devam ediyor.
“YILLAR ÖNCE İFLAS EDERLERDİ”
Türkiye’nin en büyük futbol kulüplerinin serbestçe harcama yapmasının temel nedeni, sonuçlarının olmaması. İşyar, “Türkiye’de futbol çok popüler” diye belirtiyor ve ekliyor: “Kimse bir kulübün -özellikle de üç büyüklerin- iflas etmesi riskini göze almaz.”
Bir eski yönetici, “Tüm büyük kulüpler kamu tüzel kişiliğine sahip (yani borsada işlem görüyorlar)” diyor ve ekliyor: “Ama başka bir şirket olsalardı, yıllar önce borsadan çıkarılır ve iflas ederlerdi. Sosyal etkileri nedeniyle, tüm bu kulüpler batmak için çok büyük. Bunu herkes biliyor. İşler sarpa sararsa hükümetin onları kurtaracağından oldukça eminler.”
GİDEN PARA, HALKIN VERGİLERİ!
Birkaç yıl önce kulüplerin devasa borçlarını geri ödemeleri gerektiğinde bile, hükümet tarafından büyük destek gördüler. Borçlar, devlete ait bankalar tarafından uygun faiz oranlarıyla ‘yeniden yapılandırıldı’ ve kulüpler geri ödeme yapma çabası gösteriyor gibi görünüyor.
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi.
Finansal Fair Play (FFP) de somut sonuçlardan biri. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş, çeşitli zamanlarda UEFA tarafından transfer ambargosu, para cezaları ya da ‘uzlaşma anlaşmaları’ ile cezalandırıldı. Ancak, bu cezalar kalıcı bir caydırıcılık olarak görülmemekte, aksine geçici bir darbe olarak kabul edilmekte.
Şaşırtıcı olan, bu kulüplerin borçları konusunda kamuoyundan nispeten az tepki gelmesi. Bu durum, kulüplerin borçlarını ödemek için kullanılan paraların esasen halkın vergileri olduğu düşünüldüğünde dikkat çekici.
“HÜKÜMET MEMNUN DEĞİL”
Bir menajer, The Athletic’e verdiği demeçte, Türkiye’deki futbol kulüplerinin borçları hakkında gerçek bir konuşma yapılmadığını belirtti: “Borçlar hakkında gerçek bir konuşma yok – önemli olan kimin ligin zirvesinde olduğu ve kimin Şampiyonlar Ligi’nde yer aldığı.”
Ancak, İşyar’ın belirttiği gibi, bu durum değişiyor olabilir: “Artık ‘Bu iyi bir fikir mi’ diyen insanlar var.”
Sayan ise son olarak şunları ekliyor: “Böyle bir hareket geliyor. Birkaç yıl önce kimse bunu umursamıyordu. Son birkaç yıldır bazı sesler duyuyoruz. Hükümet borçtan memnun değil. Bunun yanlış olduğunu biliyorlar.”
GÜNDEM
06 Kasım 2024GÜNDEM
06 Kasım 2024GÜNDEM
06 Kasım 2024GÜNDEM
06 Kasım 2024GÜNDEM
06 Kasım 2024GÜNDEM
06 Kasım 2024GÜNDEM
06 Kasım 2024